"Yan yana" sözcüğü ayrı yazılırken "apayrı" sözcüğü bitişik yazılıyor. Türkçenin çok sert bir mizahı var.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 25 Ekim 2017
Yıllarca Paris'te kaldıktan sonra, İstanbul'a "elde baston, dilde pardon" ile dönen Şerif Paşa'ya herkes, Fransızca "güzel" demek olan "beau (bo)" sözüyle "Bo Şerif" demiş.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 18 Temmuz 2018
Sonraları ise saygınlığını yitirince lakabı da "Boş herif"e dönmüş.
Bir sohbet meclisinde, aşırı nezaket gösteren birisi için Süleyman Nazif: "Adam neredeyse Sen (Seine) Nehri'nden bile "Siz Nehri" diye bahsedecek." diyerek alaya almış.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 16 Temmuz 2018
Ben böyle güzel dalga geçme görmedim.
Arapça, Farsça, Fransızca vb. kökenli Türkçeleşmiş sözler dili yozlaştırmaz. Dili bozan daha kötü durumlar var. Mesela İngilizce-Türkçe karışık konuşmak:
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 14 Temmuz 2018
"Overload oldum."
Mesela olmayan eklerle sözcük üretmek:
"Yapabilitem var."
Bizim savaşımız bunlarla, kökenle değil.
Namık Kemal'in, eserin üzerine "Vatan" yahut "Silistre" (ya "Vatan" olsun ya "Silistre") notunu düşmesine rağmen riske girmeyip eserin adını direkt "Vatan yahut Silistre" yapan editörün rahatlığı var üstümde.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 7 Temmuz 2018
"Tağay/tay" sözü Eski Türkçede "anne tarafından akraba" anlamındadır.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 2 Temmuz 2018
"Eze/ece" sözü de "abla" demektir. Bu iki sözcüğü birleştirdiğimizde ortaya "teyze" sözü çıkıyor.
Ne kadar da birleşik olduğu belli olmayan bir sözcük...
İki harfli birleşik kelime olur mu?
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 25 Haziran 2018
Vallahi Türkçe bu, her an her şey olabilir.
"Şu" kelimesi Eski Türkçedeki "uş/üş (işte)" ve "ol (o)" sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuş, daha sonra da dilimizde "şu" şeklinde kalmıştır.
30.000 TL'lik bilgi. pic.twitter.com/SNGVPME9Iq
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 23 Haziran 2018
Eski Türkçede "yağız" sözcüğü "kahverengi, yanık renk" manasına gelmektedir. Kökü ise "yak" fiilidir.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 21 Haziran 2018
İngilizcedeki "brown (kahverengi)" sözünün de "burn (yakmak/yanmak)" fiilinden geldiği düşünülmektedir.
Güzel rastlantı.
(•_•)
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 14 Haziran 2018
<) )╯YAPIM EKİNDEN
/ \
\(•_•)
( (> SONRA GELEN EKLER
/ \
(•_•)
<) )> KESMEYLE AYRILMAZ.
/ \
\(•_•)
( (> TÜRKÇE'Yİ✖️
/ \
\(•_•)/
( ) TÜRKÇEYİ✔️
/ \
Kİ: Farsça
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 11 Haziran 2018
YA: Farsça
VE: Arapça
ZİRA: Farsça
HEM: Farsça
EĞER: Farsça
AMA: Arapça
LAKİN: Arapça
YAHUT: Farsça
NE...NE: Farsça
FAKAT: Arapça
MEĞER: Farsça
ÇÜNKÜ: Farsça
VEYA: Arapça-Farsça
MADEM: Farsça (Mā dāma)
DE: Türkçe
Bağlaç olan "de"ye sahip çıkın.
"Tak" sözü serttir, "tık" ise daha hafif.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 9 Haziran 2018
"Şap" güçlü, "şıp" zayıf; "çat" güçlü, "çıt" zayıf...
"Bar bar bağırırsın" ama "bır bır konuşursun."
"Pat" korkutur ancak ürktüğünde kalbin "pıt pıt eder."
Yansıma sesler mi? Mükemmel de kelime mi?
Kurallı birleşik fiiller daima bitişik yazılır: koşabilmek, gelivermek, bakakalmak...
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 31 Mayıs 2018
"Sevedebilirim, seve de bilirim, sevede bilirim..." kullanımları yanlıştır. Doğrusu: Sevebilirim de, yapabilirim de..." şeklinde olmalıdır.
NTV: Gençler endişeli. Fiilimsilerin içinden çıkılmıyor.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 30 Mayıs 2018
STAR TV: Yazım kuralları değişiyor mu?
KANAL D: Uzmanlara sorduk: Cümlenin en zor ögesi hangisi?
FOX TV: Anlatım bozukluğu oranları... İzmir gelsin.
A HABER: Bağlaç olan "de"yi ayrı yazmamız ABD'de korku yarattı.
🇬🇧- Fruit
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 27 Nisan 2018
🇺🇸- Fruit
🇫🇷- Fruit
🇩🇰- Frugt
🇸🇪- Frukt
🇳🇴- Frukt
🇮🇹- Frutta
🇯🇵- Furūtsu
🇵🇹- Fruta
🇪🇸- Fruta
🇺🇦- Frukty
🇷🇺- Frukty
🇷🇴- Fruct
🇲🇹- Frott
🇹🇷- Meyve
🤐
Her ne kadar dilimize “babası ölmüş olan” anlamıyla geçse de aslında “yetim” sözcüğünün anlamlarından biri de “tek, benzersiz”dir.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 1 Nisan 2018
Mesela Hz. Muhammed’e “Dürr-i yetim” derlerdi.
“Benzersiz inci” manâsındadır.
Eski Türkçede "oğlan" sözü "evlatlar" demekti.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 29 Mart 2018
Zamanla anlamı değişip sadece erkek çocuklar için kullanıldı.
Tekili "oğul"dur. "Oğlak" sözü de "oğul"dan türemiştir.
"Ulan, lan" gibi sözcükler de aslında "evlatlar" manâsındadır.
"Adam" sözcüğü dilimize "Âdem" sözünden geçmiştir.
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 12 Mart 2018
Güncel Türkçe Sözlük'teki ilk anlamı "erkek" değil "insan"dır.
Yani "bilim adamı, iş adamı..." gibi tabirlerde "cinsiyetçi" bir ifade yoktur. "Adam" denince akla hemen "erkek" gelmesin çünkü her "erkek," "adam" olamaz.
Soru işaretinin (?) ortaya çıkışıyla ilgili iki güzel "hikâye" var:
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 18 Şubat 2018
Sorduğu sorunun cevabını bekleyen bir kulağa ve bir şeyi merak eden kedinin kuyruğunu kıvırmasına benzetilerek ortaya çıktığını ileri sürenler var.
Sayıların kökeni:
— Alp Bey #YürüyenTDK (@PaksoyAlp) 3 Şubat 2018
BİR: Türkçe
İKİ: Türkçe (eki)
ÜÇ: Türkçe
DÖRT: Türkçe (tört)
BEŞ: Türkçe
ALTI: Türkçe
YEDİ: Türkçe (yeti)
SEKİZ: Türkçe
DOKUZ: Türkçe
ON: Türkçe
YİRMİ: Türkçe (Yigirmi)
OTUZ: Türkçe
KIRK: Türkçe
ELLİ: Türkçe (elig)
YÜZ: Türkçe
BİN: Türkçe