• https://www.facebook.com/yedikedi
  • https://www.twitter.com/SsszMzhDergisi

İyi, güzel, faydalı paylaşımlar

Faydalı olabildiysek ne mutlu

Namazın Hayati Özellikleri

Bir binayı ayakta tutan, binanın katlarını, müştemilâtı, tavan, kemer ve çatısını taşıyan direkleri ne ise, namaz da dinin emir ve nehiyleri içerisinde aynı öneme sahiptir.

   
   Millî Görüş parti ve hükümetlerinde çeşitli görevlerde bulunan kıymetli dava ve siyaset adamı, şair ve yazar Süleyman Arif Emre'nin kaleme aldığı kitap MGV Yayınlarından çıkmış.
   Süleyman Arif Emre, kitabın önsözünde ilmin, şahısların değil insanlığın malı olduğunu ve sahip olunan ilmin yazı yoluyla tespit edilerek insanlığın istifadesine sunulmasının bir vazife olduğunu belirtiyor. Bu kitabıyla namaza dair kendi bildiklerini ve tecrübelerini aktarmaya çalıştığını ifade eden yazar, kitapta namazın tüm yönlerinin değil kendince hayati özelliklerinin ele alındığının altını çiziyor.
   Din bireysel bir hareket değildir, ictimaîdir. İslâm dini de cemaatleşmeye büyük önem vermiştir. Namazın her rekatında okunan Fatiha Sûresinde geçen "Ancak sana ibadet ederiz. Yalnız senden yardım dileriz." ifadesinin tekil değil çoğul bir hitap olmasında Müslümanların cemaat olarak bir bütün sayılmasına işaret vardır. Kaldı ki cemaatle kılınan namazın, yalnız kılınan namaza göre 27 kat fazla sevabı olduğu bilinmektedir. Cami ve cemaatle kılınan namaz Müslümanları kalabalık olmaktan çıkarmakta ve cemiyet haline getirmektedir. Camide her hangi bir hiyerarşi yoktur. Zengin-fakir,  güçlü-zayıf, rütbeli-rütbesiz ayrımı olmadan herkes yan yana safa durur. Aradaki fani ve suni farklar ortadan kalkar ve din kardeşliği tesis edilir. Günde 5 kez dünya hayatının meşgalelerinden sıyrılıp Rabbi'nin huzuruna durmak kişinin imanını zinde tutar ve Allah da bunun karşılığında o kulunu fenalıklardan korur. 
   Namazın insanı gerçekten kötülüklerden koruması için hakkının verilerek kılınması gerekir. Bu ise huşû içinde kılınması ve tadili erkana riayet ederek kılınması ile mümkün. Süleyman Arif Emre, namazda huşunun sağlanabilmesi için namaz dışındaki hayatın düzene konması gerektiğini belirtiyor. Şayet bir insan, hayatının merkezine Rabbi'ni koymuşsa başka hiç bir şey namaz sırasında gelip dikkatini dağıtamaz diyor. Ama eğer başka bir şey hayatımızda hak etmediği ölçüde büyük bir öneme sahipse muhakkak namazda hatırımıza gelip huşûmuzu bozacaktır.
   Namazın şartları ve rükünlerinin hikmetleriyle bilinmesinin, namaz sırasında bizi masivadan (Allah'tan gayrısından) ve hatıra gelen gereksiz şeylerden kurtaracağını da detaylı olarak izah ediyor. 
   Yazar ayrıca iftitah tekbiri, kıyam, rüku, secde, kuud (oturma) gibi şekillerin hikmetlerinin ve okunan sure ve duaların manalarının bilinmesinin de namazın hakkını vererek kılınmasına fayda sağlayacağını açıklıyor.
   Yazar kitabın son bölümünde abdest ve namazın şifalı özelliklerinin üzerinde duruyor. Elbette namaz, yalnızca ibadet maksadıyla ve Allah rızası için kılınmalıdır. Bu niyetle kılınmayan namaz kabul olunmayabilir ve kılanın başına çevrilebilir. Fakat namazın şifalı yönlerini bilmenin de mahzuru yoktur. Bunların bilinmesi ve öğretilmesi hiç namaz kılmayanların namaza başlamasında teşvik edici olabilir. Bu önemli uyarının ardından abdest ve namazın göz, mafsal, kemik, beyin, hafıza ve ruh sağlığımız açısından hayati faydaları aktarılıyor. Kitap, Süleyman Arif Emre'nin şu dizeleriyle bitiyor:
 
   "Yok huri cinan arzusu hiç hatırımızda
   Cennette şifa belki de olmaz yaramızda
   Caiz mi olur vuslatı ukbaya bırakmak
   Bir secde kadar merhale varken aramızda."

Not: Kitap şuradan satın alınabilir: MGV Yayınları

702 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam26
Toplam Ziyaret181091
Anket
Okuyo musunuz, kaça gidiyosunuz?