Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksızdır. Mağrur zengin, filozofa:
-Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem, der.
Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek, gayet sakin şu karşılığı verir:
-Ben çekilirim.
1 Yorum -
Yorum Yaz
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle konuşur:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Hocaya "Bal ile sirke uyuşmaz." derler. Hoca "Niçin uyuşmasın." der ve gider yarım okka bal yer, yarım okka da sirke içer, gelir oturur. Yüzünün yemyeşil olduğunu görenler sorar:
- Bal ile sirke uyuşmadılar değil mi?
Hoca hiç erkekliği elden bırakır mı?
- Yo yo onlar uyuştular da, şimdi beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - Ben de bilirim.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Fatih, hocası Akşemseddin'e sorar:- İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?Akşemsettin cevap verir:- Ölünceye kadar!
0 Yorum -
Yorum Yaz
Serdengeçti'ye sormuşlar:
- Konuşmalarında "Allah" kelimesini neden bu kadar çok kullanıyorsun?
Serdengeçti, kendisinden beklenen cevabı vermekte gecikmemiş:
- Allah Allah yahu, hiç haberim yoktu.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy'e geçerken yanına biri yaklaşıp:
- Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
- Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek geçsene karşıya.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhül İslam Ebussud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş:
Dırahta ger ziyân etse karınca
Zararı var mıdır ânı kırınca
(Ürünlere zarar veren karıncaların öldürülmesinde dinen bir zarar var mıdır?)
Ebussud Efendi bir beyitle cevap vermiş:
Yarın Hakk'ın divanına varınca
Süleyman'dan hakkın alır karınca
0 Yorum -
Yorum Yaz
Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa'ya yetmişlik bir kadının otuz yaşında bir gençle evlenmek istediğinden bahsetmişler. Paşa hemen:- Ahmet müsaade etmez, demiş. Sormuşlar:- Hangi Ahmet?- Karacaahmet.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Yahya Kemal, çok şişman olduğu için, bir yokuşun sonundaki dükkanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan tezgâhtar:-Buyrun beyim, diye atılmış, ne alırsınız?Yahya Kemal tebessüm ederek:-Evladım müsaade edersen bir nefes alacağım.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Komedyen Eddie Cortar'a:
- Hastalanınca ne yapmalıdır, diye sorulur. Cortar bunu şöyle cevaplar:
- Mutlaka doktora gidin. Zira doktorun yaşaması lâzım. Yazdığı ilacı alın çünkü eczacının da yaşaması lâzım. Fakat ilaçları sakın içmeyin. Çünkü sizin de yaşamanız lâzım.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Selçuklu sultanlarından biri, Mevlânâ'yı ziyaretinde saltanatları arasındaki farkın ne olduğunu sorar. Hz. Mevlânâ şöyle cevap verir: Senin saltanatın gözlerin açık kaldığı sürece devam eder, benim saltanatım ise gözlerimi kapadığımda başlar.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill’e kızarak şöyle seslenir:
- Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım.
Churchill, sakince der ki:
- Hanımefendi, karım olsaydınız, kahveyi severek içerdim.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Kulakları büyük olan Galile’ye hasımlarından biri der ki:
- Efendim, kulaklarınız insan için biraz büyük değil mi?
- Doğru. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler de eşek için küçük sayılmaz mı?
0 Yorum -
Yorum Yaz
Yahya Kemal dostlarından birine "Bu akşam yemeğini benimle yer misin?" diye sorunca arkadaşı "Hay hay!" der. "Çok memnun olurum. Hiç bir mazeretim yok." Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir: İyi öyleyse akşam hazırlığını yap, size geliyorum.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Alman edebiyatının dünyaca meşhur ismi Johann von Goethe'ye yakın arkadaşları "Yoruldun, artık dinlen." tavsiyesinde bulunurlar. Goethe bu sözlere " Dinlenmek için önümde ebediyet var." cevabını verir.
1 Yorum -
Yorum Yaz
Sinemaya büyük emekler vermiş Bert Lahr, yeni bir projede zorlu bir rol oynamaya karar vermişti.
Yakın dostları onun artık dinlenmesi gerektiğini, yaşlandığını, saçlarının beyazladığını ve bu rolün üstesinden ancak gençlern gelebileceğini söyleyerek onu vazgeçirmek istediler.
Bert Lahr ise onlara ısa ve öz olarak şöyle cevap verdi: "Damın karla örtülü olması, evin içinde ateş bulunmadığı anlamına gelmez."
0 Yorum -
Yorum Yaz
Necip Fazıl'ın da içinde bulunduğu uçak, Yeşilköy havaalanından kalktıktan kısa bir süre sonra arızalanır ve geri döner. Havaalanındakiler merakla "Ne oldu, nasıl oldu?" gibi sorular sorarlar. Necip Fazıl'ın cevabı hem teslimiyetçi hem de hikmetlidir: Ahirete kabul etmediler, geri döndük.
0 Yorum -
Yorum Yaz
Talebelerinden biri Sokrata sormuş: Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin halde, niçin sen de çıkıp bir konuşma yapmıyorsun? Evlat demiş Sokrat, biley taşı keskin değildir ama en sert demiri bile keskin eder.
0 Yorum -
Yorum Yaz