![]()
Ali Yıldız
alixyildiz@gmail.com
Ocak, Şubat, Ramazan!
07/05/2025
Evet, normalde Ocak ve Şubat’ın ardından Mart gelmesi gerekirken neden Ramazan? Bir anda neden kanal değişiyor? 11 ayımızı Milâdi takvime göre yaşarken neden birdenbire Hicrî takvime geçiş yapıyoruz. Tamam birdenbire değil artık. Eskiye nazaran bu geçiş Recep ve Şaban aylarıyla birlikte daha yumuşak oluyor ama olsun. Ramazan’la birlikte, oruç, sahur, iftar gibi kelimeler giriveriyor hayatımıza. Sabır, daha bir vurgulanıyor. Namazlar, ibadetler daha bir görünür oluyor. Yatsı namazı vaktinde teravih diye bir namaz peydah oluveriyor. Değişiyor bir şeyler. Biraz daha dünyadan ahirete yakın duruyor, sadece bir bedene değil ruha da sahip olduğumuzun idrakine varıyoruz. Sanki hayatın üzerine bir tül seriliyor gibi. Bir güzellik geliyor. Ne yazık ki bu güzellik de geçici. Öyle olmak zorunda değil halbuki. Ramazan, hayatımızda gözle görülür bir değişikliğe sebep oluyor bu güzel de, Ramazan’ın getirdiği güzelliği üstümüzden soyunup Ramazan’la gönderiyoruz sanki. Gündüz vakti gelen yasaklar dışında Ramazan’da günah olan her şey diğer aylarda da günah. Yanlış mı söylüyorum ey Müslümanlar? Yalan söylemek, küfür etmek, dedikodu yapmak, kul hakkı yemek hep günah değil mi? Ramazan’da güzel olan her şey yine Ramazan dışında da güzel değil mi? Sabırlı olmak; trafikte kırmızı ışık yanar yanmaz ışınlanamayan öndeki sürücüyü hoş görmek Ramazan dışında da güzel bir davranış değil mi? (Hoş görmek dediğim de 1 saniye beklemek ha!) Ama bizim dermanımız Ramazan’ın güzelliğini tüm seneye yaymaya ve bir ömür yaşamaya yetmiyor. Geçici olduğu için katlanıyoruz (!) Ramazan’a. Ramazan gider gitmez eski hâlimize dönüyoruz. Namaz günde beş vakit farzdır, çünkü insan çok unutkandır. İnsanın ikide birde hatırlaması gerekiyor Rabbi’nin kim olduğunu. Namaz, günlük rota düzeltmesi çünkü. Allah’ın Ramazan’dan murâdı da yıllık bir rota düzeltmesini yapmamız olsa gerektir. Ramazan, toparlanma, kendine gelme, yenilenme, arınma zamanı. Çünkü dünya hayatı dağıtır, unutturur, köhneleştirir, kirletir. Şair İsmet Özel ne diyor bakın: “Bize Ramazan ayı denince ne anlaşılması gerektiğini gayr-i Müslimler telkin etti. Biz Müslüman olarak Ramazan ayının ne manaya geldiğini ve tuttuğumuz orucun neye tekabül ettiğini bilmeden yaşıyoruz. Billboardlarda falan görüyoruz: “Ramazan keyfi...” bilmem ne. Bu kâfirlerin işidir. Çünkü dünya kâfirlerin cenneti, Mü’minlerin zindanıdır. Ramazan keyifli bir şey değildir. Ramazan’ın keyfi çıkarılmaz. Bizim kültürümüzde Ramazan eğlenceleri doğrudan doğruya kâfirlerin icat ettikleri şeylerdir. Ramazan eğlencesi olmaz.” Allah’ın Ramazan’dan murâdı hâsıl olmasın diye Ramazan’ı gerçek manası dışında anlamamız ve yanlış yaşamamız için uğraşanlar var. Öyle olmasa Ramazan eğlencesi diye bir kavram türemez ve hayatımızda kendine yer bulamazdı. Bak arkadaş! Mekke, Ramazan ayında, ümmet oruçlu iken fethedilmiş. Biz, Ramazan komple tatil olsa hiç fena olmaz diye zaman zaman içimizden geçiriyoruz. Ramazan bir diriliş olduğu kadar direniş de aynı zamanda. Dünyaya alışmaya karşı bir direniş. Açsın, susuzsun, ekmek önünde, su önünde ve yemiyor içmiyorsun. İşte Allah’a olan imanın somut bir göstergesi. Kulluğun esaslı bir ispatı. Her ne kadar biz iki öğüne düşüyor olmamıza rağmen daha çok yiyor içiyor olsak da Ramazan sadece yeme içme veya yeME, içME ayı değil. Oruç ile tüm azalarımızı tutuyoruz. Dilimizi tutuyoruz; yalandan, gıybetten, kötü sözden uzak duruyoruz. Gözümüzü tutuyoruz: Haramdan ve insanların kusurunu aramaktan yüz çeviriyoruz. Kulağımızı tutuyoruz: Boş söz ve gıybeti dinlemiyoruz. Yani bütün bir bedenin bir seferberliği söz konusu. Eğer böyle olmazsa şu Hadis-i Şerif’in konusu oluyoruz: Oruç tutan nice kimseler vardır ki, oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır.” (İbn Mace, Sıyam, 21) Pide, şerbet, kola, tatlı, iftar-sahur programı, Ramazan konseri hay huyu ile bu Ramazan’ı da boş geçmeyelim abiler! Ramazan kelimesinin “Yaz sonunda ve güz mevsiminin başlarında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur” anlamındaki ramadî kelimesinden ya da “kılıcı veya ok demirini inceltip keskinleştirmek için iki sert taş arasına koyup dövmek” anlamındaki ramd masdarından türediği iddiaları varmış. İki mânâ da çok güzel değil mi? Öyle bir Ramazan geçirelim ki arınıp temizlenelim, incelip keskinleşelim. Ha bir de hoş geldin ya şehr-i Ramazan derken Ramazan’ın elimize tutuşturduğu Kur’an-ı Kerim’i, elvedâ yâ şehr-i Ramazan derken Ramazan’la birlikte göndermeyelim. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İnat Ettim Allah Rızası İçin Yaşamaya - 22/03/2025 |
Ölmek ölmek dokuduk hayatın kilimini. |
What is the S.İ.S.T.E.M? - 07/01/2025 |
Sen nasıl bir Müslümansın? |
Bir, İki Üç, Dert! - 13/12/2024 |
Yani dünyanın dörtte üçü sularla kaplıysa geri kalanı komple dert kaplıdır diye düşünüyorum. |
Kim olsam beğenirsiniz? - 12/10/2024 |
Hayat, olmaktır demiştin Hayat, sevmek ve olmaktır. |
Koşun beyler, kavga yok! - 22/09/2024 |
Oysa ben meselâ kavgaya adam çağırmam, dayağımı kendim yerim efendi gibi. |
Yaza Damgasını Vuracak Hit Kitap - 08/08/2024 |
Yaz, tatil mi demektir, ne demektir yaz? |
Kurban nasıl bayram olur? - 09/07/2024 |
Siz hiç bir keçi ile empati yaptınız mı? |
Fetih vs. Dünyayı Ele Geçirmek - 19/06/2024 |
Neymiş efendim, başka milletlerin toprak bütünlüğüne saygı! Onlar için bizim sınırlarımız hiçbir anlam ifade etmiyor. |
Bayram Gelmiş Biz Yokken - 08/05/2024 |
Olman gereken zamanda, olman gereken yerde değilsen varlığının pek bir hükmü yoktur. |
![]() |