• https://www.facebook.com/yedikedi
  • https://www.twitter.com/SsszMzhDergisi

İyi, güzel, faydalı paylaşımlar

Faydalı olabildiysek ne mutlu

Ali Yıldız
alixyildiz@gmail.com
Fetih vs. Dünyayı Ele Geçirmek
19/06/2024
Fethi biliyorsunuz: Müslümanların ülke veya şehirleri i‘lâ-yi kelimetullah amacıyla İslâmiyet'e açmaları, İslâm devleti idaresine almaları. Dünyayı ele geçirmek ise daha bencil bir düşünceyi ifade ediyor. Yani fetih "Allah'ın dünyasında Allah'ın dediği olsun, hakimiyet kayıtsız şartsız Allah'ındır." iddiasını güderken, dünyayı ele geçirmek isteyenler "Benim borum ötsün!" demeye getiriyorlar. Peki kim o dünyayı ele geçirmek isteyenler? Kafanızda hemen kötüler ya da uzaylılar canlanmış olmalı. Çünkü filmler bizi böyle şartlandırdı. Kötüleri hadi anladık da uzaylılar ne alâka değil mi? Burada hemen diyeceğimiz diyelim: Amerikan sineması, sözüm sana! Yıllarca uzaylıyı başka tanıttın. Onu bir öcü gibi gösterttin... Ama unutma, uzaylı da olsa, insan insandır.

Uzaylıları ve filmlerdeki kötüleri geçin efendim. Dünyayı ele geçirmek isteyen kötüler gerçekten var ve adamlar çalışıyor. Zaten bir belediye başkanları bir de bu kötüler çalışıyor. Tabii bu kötüler mahallenize "Siyonizm Belediyesi Çalışıyor! Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz." yazan tabelalar koymadıkları için haberiniz olmayabilir. Adamlar cennete inanmadıkları için dünyayı kendilerine bir cennet, bizlere ise cehennem edecek şekilde dizayn ediyorlar.

Onlardan önce tekrar fethe dönelim. Yani Müslümanlara. Yahu ne oldu bize? Ne oldu bizim fetih aşkımıza? Atalarımız aynı haritaya bakmaktan sıkılırlarmış. Bizim harita 100 yıldır yerinde sayıyor. Allah ondan razı olsun Necmettin Erbakan hocamızın Kıbrıs Zaferi hariç bizim haritada yaprak kıpırdamamış. Orayı da komple bizim haritaya eklesek iyi olurmuş ya neyse. Neymiş efendim, başka milletlerin toprak bütünlüğüne saygı! Onlar için bizim sınırlarımız hiçbir anlam ifade etmiyor. Açıkça ilan edip 22 ülkenin sınırlarını değiştireceğiz deyip BOP'u uygulamaya geçiyorlar ama biz nedense "Haydi sefer eyleyelim, toprak kazanalım." diyemiyoruz. Diego bi dur Allah'ını seversen, zaten ortalık karışık, etli ekmek olmuş yüz lira, ne fethinden bahsediyorsun gibi itirazları kabul etmiyorum. Çünkü araştırdım, etli ekmek fiyatlarıyla fetih arasında herhangi bir korelasyon yok! Neden yok diyorsanız Asr-ı Saadet'ten şu sahneye bir bakalım:
Hendek Savaşı öncesi Müslümanlar hendek kazmaktadırlar. Bir ara Sahabîler sert bir kayaya rastlarlar. Onu parçalamakla uğraşırken balyoz, kazma, kürek gibi bir sürü âletleri kırılır. Fakat yine de onu parçalayamazlar. Bunun üzerine çadırında dinlenmekte olan Resûlullah Efendimiz'e (SAV) giderek:
-Yâ Resûlallah! Karşımıza kazı esnasında ak bir kaya çıktı. Onu bir türlü parçalayamadık! Bu husustaki emriniz nedir, diye sorarlar.
Peygamber Efendimiz, Selman-ı Farisî'nin balyozunu alıp "Bismillah" diyerek kayaya bir darbe indirir. Kayanın üçte birini yerinden koparır ve "Allahu Ekber, bana Şam'ın anahtarları verildi! Vallahi, ben şu anda Şam'ın kırmızı köşklerini görüyorum." buyurur.
Sonra yine "Bismillah" deyip kayaya balyoz ile ikinci darbeyi indirir. Kayanın üçte biri daha parçalanır. Yine, "Allahu Ekber, bana Fars'ın anahtarları verildi! Vallahi, şu anda ben, Kisra'nın Medâin şehrini ve onun beyaz köşklerini görüyorum" buyurur.
Ondan sonra üçüncü defa yine, "Bismillah" deyip balyoz ile vurur. Kayanın geri kalan kısmını da yerinden koparır ve "Allahu Ekber, bana Yemen'in anahtarları verildi! Vallahi, şu anda ben, San'a'nın kapılarını görüyorum." buyurur.
Peygamber Efendimizin (SAV) bu olayda haber verdiği bütün bu fetihler Hz. Ömer (ra) ile Hz. Osman (ra) zamanında bir bir gerçekleşmiştir.

Şimdi bu olay üzerine düşünelim. Müslümanlar o sırada bir kuşatma altındalar, savunma savaşı yapmak için hendek kazıyorlar. Açlık ve kıtlıkla mücadele ediyorlar ama Hz. Peygamber (SAV) onlara bazı fetihlerin müjdesini veriyor. İnançları tam olduğu için bu fetihler gerçekleşiyor.
Bugün biz içinde bulunduğumuz duruma bakıp bakıp "ah vah" ediyoruz. İslâm Birliği diyoruz, bu parçalanmışlıkla mı, diyorlar. Bundan sonraki hedefimiz 2. Yalta konferansı, yeni bir dünyayı kurmak, diyoruz. Etli ekmek fiyatlarını öne sürüyorlar. Etli ekmeğimizi yer, yeni bir dünyayı kurarız. Nedir yani? (Bu arada Konyalı değilim. Etli ekmek bir sembol sadece.)

Elinize bir mikrofon alıp sokağa çıksanız ve dünyanın hâlini sorsanız herkes şikayetçi. Dünya şöyle kötü, böyle kötü. Peki sihirli bir değnek versek neleri değiştirirdiniz, deseniz herkes savaşları durdurmak, açlığı bitirmek, adaleti sağlamak gibi aslında çözümü işaret eden şeyler söylüyor. Kardeşim sihirli bir değnek yok, rahatından feragat edip iyi, güzel ve faydalıyı hâkim kılmak için gel bi şeyler yapalım desen çoğu yan çiziyor. (Sihirli değnek yerine kızılcık sopası çözüm olabilir aslında da neyse...)

Bizi çok fena formatlamışlar. Çaresizliği öğretmişler, ümitsizlik aşılamışlar.
Hani zamanın birinde bir gün kurbağaların yarışı varmış. Çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmaları gerekiyormuş. Bir sürü kurbağa, arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış. Seyircilerden hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sürekli şöyle bağırıyorlarmış: "Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!"
Kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış: "Zavallı! Hiçbir zaman başaramayacak!"
Sonunda bu kurbağa büyük bir gayretle mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve "Bu işi nasıl başardın?" diye sormuş. Kurbağa cevap vermemiş. Bir daha sormuşlar. Yine cevap yok. O zaman anlamışlar ki; kuleye çıkan kurbağa sağırmış!

Evet. Dünyayı ele geçirmek isteyen kötüler çok zengin olabilir, teknolojileri çok gelişmiş olabilir ancak zihinlerimizi işgalden kurtarırsak bir bakmışsınız dünyanın fethi kutluyor ve Mars için hazırlıklar yapıyoruz. Öyle ya! Elin Musk'ından neyimiz eksik?

Not: Genç İstikbâl Dergisinin Mayıs 2024 tarihli sayısında yayımlanmıştır.



455 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Koşun beyler, kavga yok! - 22/09/2024
Oysa ben meselâ kavgaya adam çağırmam, dayağımı kendim yerim efendi gibi.
Yaza Damgasını Vuracak Hit Kitap - 08/08/2024
Yaz, tatil mi demektir, ne demektir yaz?
Kurban nasıl bayram olur? - 09/07/2024
Siz hiç bir keçi ile empati yaptınız mı?
Bayram Gelmiş Biz Yokken - 08/05/2024
Olman gereken zamanda, olman gereken yerde değilsen varlığının pek bir hükmü yoktur.
Dünya Bir Köyse Muhtar Kim? - 19/04/2024
Projeler, hedefler, vizyonlar havada uçuşuyor. Tüm adaylar projeleriyle geliyor. (Destekli sallıyoruz, demek istiyorlar.)
Yazdıklarım Beni Bağlamaz - 13/04/2024
Ne diyordum? Yazmak lâzım. Sen yazmazsan, ben yazmazsam nasıl çıkar bu dergi?
Hayat dışarda, bilgisi sınıfta - 28/10/2018
Öğrenmek başkadır yaşamak başka.
Salçalık bir domatesin son günü - 15/10/2018
Hiçbir hayal küçük değildir.
Ayıp aranıyor - 08/09/2018
Başkalarının eksikliği sizi tamamlar mı?
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam12
Toplam Ziyaret201210
Anket
Okuyo musunuz, kaça gidiyosunuz?